Haber

12 Eylül’de yarım kaldı, 65 yaşında eczacı oldu

Tam 48 yıl önce Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin kapısından giren Haydar Koçak, Türkiye’nin yakın tarihine damga vuran 12 Eylül 1980 askeri darbesi yüzünden cezaevine sürüklendi.

Umutları çalındı, işkencelerden geçti, ama yılmadı. İçeride sınava girdi, 9 Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesini kazandı.

Okulu bitirdi, iş hayatına atıldı, emekli oldu. Ama içindeki eczacılık tutkusunu hiç kaybetmedi. Aradan 48 yıl geçse de 12 Eylül’le hesaplaştı.

Aftan yararlanıp kayıt yaptırdı, sınavları geçti. Ve 65 yaşında, torunuyla birlikte mezuniyet sahnesine çıkarak eczacı unvanını aldı. İşte Haydar Koçak’ın yakın tarihimizin siyasi travmasına meydan okuyan azminin zaferi:

Haydar Koçak, köy ilkokulunu bitirir bitirmez parasız yatılı sınavı kazanıp Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Okuluna girdi. 6 yıllık eğitimin ardından daha 17 yaşındayken ‘öğretmen’ oluverdi. Ama onun hayalinde eczacı olmak vardı. 1977 yılında zorlu sınavı geçti, Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni kazandı. Artık o, düzenli gelirden yoksun babası Süleyman Koçak’ın 6 çocuğunu okutmak için verdiği amansız mücadelenin en kıymetli meyvesiydi. Sınıfları geçmekte hiç zorlanmadı. Birinci sınıf, ikinci sınıf derken bir anda ülkeye yaşatılan kaos ortamının tam ortasında buldu kendini. Bir gece yarısı aldılar götürdüler. Gidiş o gidiş. Eczacılık umudu karanlığa gömüldü. Yıllarca yargılanmayı beklerken devam edemediği okulu kayıp gitti ellerinden. Yılmadı, demir parmaklıkların arasında yeniden üniversite sınavına girdi. Bu sefer 9 Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesini kazandı, okuyup mezun oldu. İş hayatına atıldı, emekli de oldu.

Ama 12 Eylül’ün darbe vurduğu hayalini gerçekleştirmekten hiç vaz geçmedi. 2011’de çıkan öğrenci affı küllenmiş hayallerini yeniden yeşertti. Aradan geçen 34 yılın ardından okuluna yeniden döndü. Haydar Koçak, o anı şöyle anlattı:

17 YAŞIMDAKİ HAYDAR’LA KUCAKLAŞTIM

“Kampüse yeniden adım attığımda, o yemekhane önünde yıllar önce fotoğraf çektiren genç öğrenciyle, bugün yaş almış ama hayalleri taptaze bir adam karşılaştı. Gözlerimdeki ışığın sönmediğini fark ettim. Hafızam artık gençlik yıllarımdaki kadar güçlü değildi. Bir gün önce ezberlediğimi ertesi gün unutuyordum. Ama pes etmedim. Sağlık sorunlarıma, yaşamın getirdiği zorluklara rağmen sınavlardan 100 tam puanla geçerek ipi göğüsleyip 17 yaşındaki genç Haydar’la kucaklaştım.”

AMACIM UNVAN DEĞİL

“Bu yolculuğa başlama nedenim bir unvan ya da meslek sahibi olmak değil; annem ve babamın yıllar önce kurdukları hayali ve kendi gençlik hayalimi onurla tamamlamaktı. Bugün hayatta olmayan annem Nazik ve babam Süleyman’ın yıllarca umutla beklediği, ‘eczacı” olmam için verdiği desteği boşa çıkarmamanın mutluluğunu yaşamak. Ben bugün o mutluluğu yaşıyorum.”

BU BİR DİPLOMA DEĞİL, İNANCIN HİKAYESİDİR

“Bugün, 65 yaşında ‘çiçeği burnunda’ bir eczacı olarak, içimde hâlâ 17 yaşındaki bir gencin umutları var. Bu bir diploma hikâyesi değildir. Bir inancın, bir direncin, bir sevdanın hikâyesidir. Eminim ki umudunu yitiren her insan, bu satırlarda kendisinden bir parça bulacaktır. Ben inandım ve başardım…”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu